ESKİDEN
Çelik çomak oynanır,
Dalya dizilir,
Gece oldu mu?
“Ayı gördüm” oynanırdı.
Ramazan ayında,
Haşim Bey T epesi’nde top atılır,
Kızlı erkekli çocuklar,
Lisenin önünde toplanır,
Ellerinde iftarlıklar olurdu.
Kiminde bir dilim ekmek,
Kiminde katmer, kiminde zeytin.
Kiminde ise hurma olurdu.
Top patladı mı Haşim Bey Tepesi’nde,
Çoluk çocuk,
Haber vermek için iftar vaktini,
Evlerine koşardı.
Sanki annesi babası,
Top sesini duymamış gibi.
Kayalık Mahallesi ile,
Randevulu maçlar yapılır,
Her maç,
Sonuç ne olursa olsun,
Kavga ile sona ererdi.
Ne var ki,
Yeni bir maç yapabilmek için,
Ertesi gün dostluklar tekrar başlardı,
Evler çatısız, dambaşılıydı.
Kışın yağan karlar,
Dam başından sığırgıyla sıyrılır,
Arkasından loğlanırdı.
Kardan adam yapılır,
Kartopu oynanır,
El yapımı ayakçaklarla,
Kızaklar kayılırdı.
Geceler uzun,
Sokaklar karanlık,
Yıldızlar parlak olurdu.
Yazın dam başına bulgurlar serilir,
Her gelen sergiden bir avuç yer,
Komşunun göz hakkı ödenirdi.
Harman yerinde dövenler döner,
Tınazlar savrulur,
Yığınlar yığın yığın,
İşler çok olur,
Buna inat yaz bitmek bilmezdi.
Kiraz ağacının çiçeği,
Rüzgârla savrulur,
Mahallemiz gül kokardı.
Güller toplanır reçel,
Bahçede yetişen hıyardan turşu,
Domatesten salça,
Bağdaki üzümden pekmez yapılırdı.
Dişeyen çocuklara,
Diş hediği vurulur,
Sabahları horoz sesiyle uyanılırdı.
Çıkan dişler geceden,
Yastık altına saklanır,
Sabah dişin yerine,
Diş perisi boş durmaz,
Para getirirdi.
Mahallede beş taş oynanır,
Su kuyudan çekilir,
Gözelerden su içilirdi.
Evler kireç badanalı,
Sokaklar karanlık ama güvenli,
Mahallemizde bekçi olurdu.
Akşam oldumu,
Radyolar kapatılır,
Çizgi roman okuması bitirilir,
Defterlerin kenarına,
Süs yapmaya son verilir,
Komşulara ev ziyaretine gidilirdi.
Sabahtan,
Bilemedin bir gün öncesi,
Ev gezmesi için izin alınırdı.
“Müsaitseniz oturmaya geleceğiz” denirdi.
Sohbetler edilir,
Çaylar yudumlanır,
Evde kahve varsa eğer,
Kırk yıllık dostlukların temeli atılır,
Köpüklü kahveler içilirdi.
Bezden bebekler yapılır,
Mısır püskülünden saçları örülürdü.
Yardımlaşma diz boyuydu.
Eksik olan komşudan istenir,
“Varsa annem bir fincan şeker istiyor” denirdi.
Her şey bitmeyen bir rüya gibiydi.
Yaşanacak o kadar çok şey,
O kadar güzellikler vardı ki….
Yetişebilmek için,
Sabah erken kalkılırdı.
Oysa şimdi….
Hayat karmaşık,
Herkes yalnız,
Herkes yoğun, yorgun,
Her şey anlamsız,
Bir başına,
Yapayalnız.
Erhan ÖZKAN
Ana sayfa